Yalnız Litres-də oxuyun

Kitab fayl olaraq yüklənə bilməz, yalnız mobil tətbiq və ya onlayn olaraq veb saytımızda oxuna bilər.

Kitabı oxu: «Türkçede Deyimler»

Неизвестный автор
Şrift:

– A —

Aba altından değnek göstermek: Yumuşak görünmekle beraber gözdağı vermek, göz korkutmak.

Abanoz kesilmek: Kirden kararmak, sertleşmek.

Abuk sabuk konuşmak: Anlamsız, akla uygun olmayan, düşünmeden konuşmak.

Acısını çıkarmak: Öç almak.

Acı söz: Kırıcı söz söylemek.

Acısı yüreğe çökmek: Acısının insanı fazlaca etkilemesi.

Açgözlü: Maldan ve yiyecekten yana doymak bilmeyen.

Açık ağız: Aptal, budala.

Açık kapı bırakmak: Gereğine göre davranabilmek için bir durum hazırlamak.

Açık saçık: Göreneğe aykırı yarı açık giymiş.

Açık saçık konuşmak: Çirkin şeyler söylemek.

Açıkta kalmak: İşsiz, evsiz kalmak.

Açığı çıkmak: Kendine teslim edilen paradan bir miktar harcamak.

Açık açığa: Göz göre göre, açık açık. Hiçbir şeyi gizlemeden.

Açık açık: Gizlemeden.

Açık alın: Kusursuz, suçsuz.

Açık vermek: Giderin gelirden fazla olması. Hesabın açık çıkması. Eksik tarafını göstermek.

Açlıktan nefesi kokmak: Yoksul olmak.

Adam evladı: İyi insan, iyi yetişmiş.

Adam sarrafı: İnsanları iyi tanıyan kimse.

Adam sen decilik!: Bir şeye boş vermek, önemsememek.

Adama dönmek: Düzelmek.

Adamdan saymak: Birini bir konuda yetkili görmek, değer vermek.

Adı çıkmak: Kötü ün kazanmak.

Adım uydurmak: Düşünce ve davranışlarını başkalarınınkine benzetmek.

Adımlarını açmak: Hızlı yürümek.

Adını ağza almamak: İğrenmek, hiç sözünü etmemek.

Adlı sanlı: Ünlü, ünü yayılmış.

Ağır basmak: Nüfuzuyla etkilemek.

Ağır olmak: Bir işte belli bir amaç için yavaş davranmak, isteksizlik göstermek.

Ağır kanlı: Uyuşuk.

Ağırdan almak: Pek istekli olmamak.

Ağırlık basmak: Uyku bastırmak. Kendinden geçer gibi olmak.

Ağırına gitmek: Gücüne gitmek.

Ağız açmak: Söz söylemek.

Ağız açmamak: Tek söz söylememek.

Ağız açtırmamak: Sadece kendisi konuşup, başkasını konuşturmamak.

Ağız ağza vermek: İki kişinin birbirine pek yakın konuşması.

Ağız aramak: Sezdirmeden başkalarını konuşturup gerekli şeyi öğrenmek.

Ağız bur un birbirine karışmak: İnsanın üzüntüsü, yorgunluğu ve öfkesinin yüzünde görülmesi.

Ağız bozukluğu: Sövme alışkanlığı.

Ağız kalabalığına getirmek: Birini, çok konuşarak şaşırtmak.

Ağız tadı: Gönül hoşluğu, rahatlık.

Ağız yapmak: Gerçeği saklamak, başka türlü göstermek.

Ağızdan kapmak: Bir bilgiyi, başkalarını dinleyerek öğrenmek.

Ağza düşmek: Dedikodu konusu olmak.

Ağzı açık: Aptal, budala.

Ağzı açık kalmak: Şaşakalmak.

Ağzı bozuk: Söven. sürekli küfreden.

Ağzı burnu yerinde olmak: Güzel veya yakışıklı olmak.

Ağzı çiriş çanağına dönmek: Ağzı kuruyup acılaşmak.

Ağzı gevşek: Sır saklamaz.

Ağzı havada: Şaşkın.

Ağzı kalabalık: Gürültülü, çok, gelişigüzel konuşan.

Ağzı kara: Kara haber veren, şom ağız.

Ağzı kulaklarına varmak: Çok sevinmek.

Ağzı pis: Söven; küfreden.

Ağzı sıkı: Sır vermez.

Ağzı sulanmak: İmrenmek.

Ağzı süt kokmak: Çok genç, toy olmak.

Ağzı var dili yok: Çok konuşmayan birini övmek için söylenir. Sessiz, sakin olmak.

Ağzı yanmak: Bir şeyden fenalık görmek.

Ağzına bakmak: Birinin sözüne göre hareket etmek.

Ağzına baktırmak: Kendini hayran hayran dinlettirmek.

Ağzına bir kemik atmak: Birini bir çıkar karşılığında konuşturmamak.

Ağzına bir parmak bal çalmak: Birini tatlı sözlerle oyalamak.

Ağzına geleni söylemek: Ağır konuşmak, düşünmeden söylemek.

Ağzında bakla ıslanmamak: Sır saklamamak, boşboğazlık etmek.

Ağzından baklayı çıkarmak: Saklanılan şeyi söyleyivermek.

Ağzından bal akmak: Tatlı konuşmak.

Ağzından çıkanı kulağı duymamak: Sözlerini düşünmeden söylemek. Gelişigüzel konuşmak.

Ağzından girip burnundan çıkmak: Tatlı sözlerle kandırmak.

Ağzından kaçırmak: Bir şeyi söylemek istemediği hâlde boş bulunup ağızdan kaçırmak.

Ağzından lokmasını almak: Aptal yerine koymak.

Ağzını açıp gözünü yummak: Ağır sözler söylemek.

Ağzını açmak: Ağır sözler söylemek.

Ağzını açmamak: Ses çıkarmamak.

Ağzını bıçak açmamak: Çok üzüntülü olup konuşmamak.

Ağzını bozmak: Sövmek, kötü sözler söylemek.

Ağzını havaya açmak: Umduğunu elde edememek.

Ağzını tutmak: Boşboğazlık etmemek.

Ağzını yoklamak: Sezdirmeden söyleterek öğrenmek.

Ağzının içine bakmak: Birini seve seve, dikkatle dinlemek.

Ağzının kokusunu çekmek: Birinin kötü davranışlarına katlanmak.

Ağzının suyu akmak: Çok imrenmek.

Ağzının tadı bozulmak: Rahatı kaçmak.

Ağzının tadını bilmek: İyi ve güzel şeyleri bilmek.

Ahı yerde kalmamak: Bedduası tutmak.

Ahı tutmak: Bedduaya uğramak.

Ahım şahım: Değerli olan.

Akla karayı seçmek: Çok zahmet çekmek.

Akıl kutusu: Çok akıllı, her şeye aklı eren.

Aklı başına gelmek: Kendine gelmek.

Aklı başından gitmek: Ne yapacağını şaşırmak.

Aklı ermek: Bir şeyi iyi anlamak.

Aklı kesmek: Bir şeyin olabileceğine inanmak.

Aklına esmek: Durup dururken bir şeyi yapmak istemek.

Aklına gelmek: Bir şeyi hatırlamak.

Aklına koymak: Bir şeyi yapmaya kesinlikle karar vermek.

Aklına sığdırmak: Aklı almak.

Aklını başına almak: Akıllanmak.

Aklını başından almak: Düşünemeyecek duruma getirmek; şaşırmak.

Aklını çelmek: Kararını değiştirtmek. Kandırmak.

Aklı yatmak: Bir işin olabileceğine inanmak.

Akıntıya kürek çekmek: Olmayacak bir iş için boş yere uğraşmak.

Akan sular durmak: İtiraza yer kalmamak. Sükûnete ermek; dinginliğe ermek.

Alı al mor u mor: Çok telaş ve yorgunluktan yüzleri kızarmak.

Al aşağı etmek: Birini yerinden indirmek.

Alaya almak: Alay etmek.

Alayında olmak: Bir şeyi ciddiye almamak.

Alet olmak: Kötü bir işte aracılık etmek.

Alıcı gözüyle bakmak: İnceden inceye gözden geçirmek.

Alnı açık yüzü ak: Hesabını veremeyecek hiçbir şeyi olmamak.

Allah’tan bulmak: Cezasını Allah vermek. Müstahakını bulmak.

Al kanlara boyanmak: Vurulup kanı akmak.

Alt etmek: Yenmek.

Altı kaval üstü şişhane: Altı üstüne uymaz. Uyumsuz giysi veya davranış.

Altında kalmak: Bir şeyi karşılıksız bırakmak.

Altını üstüne getirmek: Karmakarışık etmek.

Alttan almak: Yumuşak davranmak. Sesini çıkarmamak.

Altın adını bakır etmek: İyi ününü kötüye çıkarmak.

Altın bilezik: Her zaman para getirir sanat. Meslek.

Altmış altıya bağlamak: Atlatmak.

Alttan alta: Belli etmeden, duyurmadan.

Aman dedirtmek: Boyun eğdirmek.

Aman dilemek: Sığınmak, yardım istemek.

Aman vermemek: Acımamak, göz açtırmamak, kıymak.

Ana baba günü: Kalabalık, sıkıntılı telaşlı durum.

Anan yahşi baban yahşi: Birisine çok yalvarıldığı anlatılmak istenir.

Anasından emdiği süt burnundan gelmek: Çok zahmet çekmek.

Anasını ağlatmak: Çok üzüntü vermek.

Anasının ipliğini pazara çıkarmak: Kopuk, serseri kimseler için söylenir.

Anasının nikâhını istemek: Bir şeye değerinden fazla para istemek.

Anca beraber kanca beraber: Bir işte birlik olmanın gerektiğini anlatır.

Ar damarı çatlamak: Utanma duygusu olmamak.

Aradan kara kedi geçmek: Dostluğun bozulması.

Aralarını bulmak: Uzlaştırmak, barıştırmak.

Arap saçına dönmek: Karmakarışık olmak.

Arkadan söylemek: Bir kimseyi kendisi yokken çekiştirmek. Dedikodu yapmak. Dedikodu yapmak.

Arkasına düşmek: Israrla takip etmek, peşine düşmek. Peşini bırakmamak.

Arkasını almak: Son vermek.

Armudun sapı var üzümün çöpü var demek: Her şeyde bir kusur bulmak. Hiçbir şeyi beğenmemek.

Arpacı kumr usu gibi düşünmek: İmkânsızlık içinde kalıp derin derin düşünmek.

Aslan payı: Elde edilebilecek en büyük pay.

Astarı yüzünden pahalı olmak: Bir işe harcanan paranın elde edilenden daha değerli olması. Kazancın kayıptan daha az olması.

Aşağıdan almak: Çok sert konuşanın karşısında yumuşak bir dil kullanmak.

Aşık atmak: Yarışmak.

Aşka gelmek: Aşırı duygulu olmak.

Aşketmek: Şiddetle vurmak. Tokat atmak.

At oynatmak: Herhangi bir konuda istediği gibi davranmak.

Ateş açmak: Silah kullanıp, mermi atmak.

Ateş almak: Tutuşmak. Birdenbire kızmak, öfkelenmek.

Ateş bacayı sarmak: Bir işin önüne geçilmez bir hâl alması, olup bitmesi. Aşık olmak; sevdaya tutulmak.

Ateş kesmek: Silah bırakışması. Barış yapmak.

Ateşle oynamak: Çok tehlikeli bir işe girişmek.

Ateş pahası: Çok pahalı.

Ateş püskürmek: Çok kızmak.

Ateş saçmak: Çok kızmak.

Ateş yağdırmak: Çok kızıp, bağırıp çağırmak.

Ateşe atılmak: Göz göre göre tehlikeye atılmak.

Ateşe körükle gitmek: Bir işe karşı kışkırtıcı davranış göstermek.

Ateşe yakmak: Birini kötü duruma sokmak.

Ateşe yanmak: Kötülüğe uğramak.

Ateşine yanmak: Birinin yüzünden kötü bir duruma düşmek.

Atıp tutmak: Kötü söylemek. Palavra atmak.

Attan inip eşeğe binmek: Bulunduğu seviyeden daha aşağılara düşmek.

Avucunu yalamak: Umduğunu elde edemeyenler için kullanılır.

Avucunun içine almak: Bir kimseyi dilediği gibi yönetmek.

Avuç açmak: Dilenmek.

Ayak atmak: Varmak, girmek.

Ayak bağı: Engel.

Ayak basmak: Bir yere varmak.

Ayak diremek: Direnmek. İnatlaşmak.

Ayak öpmek: Yalvarmak.

Ayak sürtmek: Dolaşmak. Bereket getirmek.

Ayak sürümek: Geciktirmek. Gönülsüz olmak.

Ayak takımı: Düşük, eğitim görmemiş kimse.

Ayak uydurmak: Bir duruma uymak.

Ayağa düşmek: Yalvarmak. Değerini yitirmek.

Ayağa kaldırmak: Heyecana düşürmek. Ortalığı birbirine katmak. Telaşa vermek.

Ayağı alışmak: Bir yere gitmeye alışmak.

Ayağı dolaşmak: Şaşırmak.

Ayağı göğe ilişmek: Umulmadık engele uğramak.

Ayağı suya ermek: Gerçeği anlayıp aklı başına gelmek.

Ayağı yerden kesilmek: Çok sevinmek.

Ayağı ile gelmek: Kendi isteğiyle gelmek.

Ayağı ile gitmek: Kendi isteğiyle gitmek.

Ayağı uğurlu: Bir yere varmakla iyi işlerin olması.

Ayağına kapanmak: Yalvarmak.

Ayağına kara su inmek: Uzun süre ayakta bekleyerek yorulmak. Çok yürümek.

Ayağına sıkı: Yorulmayan, hızlı yürüyen.

Ayağını denk almak: Uyanık bulunmak.

Ayağını kaydırmak: Birini işinden etmek.

Ayağında donu olmamak: Yoksul.

Ayağının altına karpuz kabuğu koymak: Bir kimseyi düzenle yerinden etmek. Hainlik etmek.

Ayağının türabı olmak: Birine kul gibi bağlanmak.

Ayak uydurmak: Yürüyüşünü ya da davranışını başkalarına göre ayarlamak.

Ayakları geri geri gitmek: Bir yere istemeye istemeye gitmek.

Ayaklı kütüphane: Çok şey bilen.

Ayakta tutmak: Bir şeyi devamlı kılmak. Güç vermek.

Ayranı kabarmak: Coşmak, gayrete gelmek.

Aza çoğa bakmamak: Olanla yetinmek.

Pulsuz fraqment bitdi.

0,03 ₼

Janr və etiketlər

Yaş həddi:
0+
Litresdə buraxılış tarixi:
11 iyul 2023
Həcm:
50 səh. 1 illustrasiya
ISBN:
978-605-121-898-4
Naşir:
Müəllif hüququ sahibi:
Elips Kitap
Mətn PDF
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Mətn, audio format mövcuddur
Средний рейтинг 4,5 на основе 658 оценок
Mətn, audio format mövcuddur
Средний рейтинг 4,5 на основе 315 оценок
Mətn, audio format mövcuddur
Средний рейтинг 4,7 на основе 585 оценок
Mətn
Средний рейтинг 5 на основе 4 оценок
Mətn, audio format mövcuddur
Средний рейтинг 4,5 на основе 147 оценок
Mətn
Средний рейтинг 4,7 на основе 113 оценок
Boğaç Han
Неизвестный автор
Mətn
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Deli Dumrul
Неизвестный автор
Mətn
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Aruz Koca Bey
Неизвестный автор
Mətn
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Begil Bey
Неизвестный автор
Mətn
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Kangalı Koca Bey
Неизвестный автор
Mətn
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Salur Kazan
Неизвестный автор
Mətn
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Uruz
Неизвестный автор
Mətn
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Uşun Koca Bey
Неизвестный автор
Mətn
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Yegenek
Неизвестный автор
Mətn
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок
Dede Korkut`tan Çocuklara Seçme Hikâyeler
Неизвестный автор
Mətn
Средний рейтинг 0 на основе 0 оценок